Türkiye’de Gezilecek Tarihi Yerler

Tarihi dokusu itibariyle oldukça zengin bir ülke olan Türkiye’de gezilmesi ve görülmesi gereken turistik mekanların sayısı epey fazladır. Ülke toprakları yüzyıllar boyu farklı medeniyetlere ev sahipliÄŸi yapmıştır ve bu dönemlerden bize miras kalan birçok tarihi yapı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Dünyanın dört bir yanından turist kabul eden ve büyük bir ilgiyle karşılanan bu tarihi mekanlar gezilip görülmeye deÄŸerdir. Bu yazımızda, bu mekanları tarihi baÄŸlamları ile ele alarak Türkiye’nin tarihi güzellikleri hakkında kısa bilgiler vereceÄŸiz. Bu sayede tarihi yerler ve isimleri hakkında genel hatları ile bilgi sahibi olabilir, buradan yola çıkarak kendinize bir gezi planı oluÅŸturabilirsiniz.

Nemrut Dağı – Adıyaman

Nemrut Dağı, tarih, mitoloji ve doÄŸanın birleÅŸtiÄŸi büyülü bir mekandır. Antik tanrıların ve kralların heykelleriyle dolu bu antik anıt, tarih meraklıları ve doÄŸa tutkunları için büyüleyici bir keÅŸif noktasıdır. Nemrut Dağı’nın zirvesinde gün doÄŸumunu izlemek, tarihin büyüsüne tanıklık etmenin yanı sıra, güneÅŸin ve doÄŸanın muhteÅŸem dansını gözlemlemek için unutulmaz bir fırsattır. Bu eÅŸsiz doÄŸal ve tarihi hazinenin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Nemrut Dağı’nın kültürel mirasımızın önemli bir parçası olarak varlığını sürdürmesini saÄŸlar. Ayrıca, Nemrut Dağı’nın etrafındaki zengin biyolojik çeÅŸitlilik, ziyaretçilere doÄŸa ile iç içe olma imkanı sunar.

Kapadokya

Kapadokya, tarihi 60 milyon yıl öncesine dayanan, Erciyes, Göllü DaÄŸ ve Hasandağı’ndan püskürtülen lavların ve küllerin oluÅŸturduÄŸu yumuÅŸak tabakalar ile meydana geldiÄŸi bilinen, yıllar içerisinde yaÄŸmur ve rüzgar ile aşınarak günümüzdeki haline ulaÅŸan bir tarihi bölgedir. Tarihi eserlerimiz arasında oldukça önemli bir yere sahip bu bölge, her yıl gerek dünyadan gerekse ülkenin dört bir yanından turist kabul etmektedir. NevÅŸehir’de yer alan bölgede, peri bacalarının yanı sıra balonla seyahat etme olanağı da turistlerin ilgisini çekmekte, balonlar ile birlikte ÅŸehrin dokusu adeta bir görsel şölene bürünmektedir. Bunun yanında, Kapadokya’yı çekici kılan unsurlardan bazıları da yeraltı ÅŸehirleri, çeÅŸitli mutfak lezzetleri ve ATV ile bölgeyi turlama imkanıdır. Ürgüp Göreme adıyla da bilinen Kapadokya, ülkemizdeki tarihi yapılar arasından mutlaka gezilip görülmesi gereken yerler arasında yer alır.

Efes Antik Kenti

İzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve tarihi MÖ 6000 yıllarına dayanan Efes Antik Kenti, bir Yunan kenti olarak inşa edilmiştir. Ardından önemli bir Roma şehri haline gelen kent, en görkemli dönemlerini bu zamanlarda yaşamıştır. Asya eyaletinin başkenti olmasının yanı sıra bu dönemde 200.000 kişilik nüfusuyla bölgedeki en büyük liman kenti olma özelliğini de taşımaktadır. Günümüzde koruma altında bulunan bölge, hem dünyadan hem de ülkeden yılda 1,5 milyon ziyaretçi ağırlamaktadır. Bölge UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer almakta ve son bir asırdır turist kabul etmektedir.

fethiye-tlos-antik-kenti

Fethiye Tlos Antik Kenti

Fethiye ilçesinin yaklaşık olarak 42 km doğusunda yer alan Tlos Antik Kenti, Yaka Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Yılda ortalama 35 bin ziyaretçi kabul eden bölgede akropol tepesine giden yol yaklaşık 500 metre yüksekliğinde dik yamaçlardan oluşmaktadır ve bu özelliği ile akropol çevresi oldukça korunaklıdır. Kaleye çıkarken yamaçta oyulmuş tapınak mezarlar göze çarpar. Tlos, kültürel, dini ve ekonomik bağlamlarda ele alındığında oldukça kayda değer bir bölgedir. Bölge, arkeolojik olarak eşsiz veriler sunar; Neolitik dönemden Demir çağa dek yerleşimin izlerini kesintisiz bir şekilde gözlemlemek mümkündür. Osmanlı Dönemi izlerine de sahip olan bu bölgenin 18. yüzyılda bölgenin ticaret yollarının kesişme noktası olduğu bilinmektedir. Türkiyenin tarihi eserleri arasında oldukça önemli bir yere sahip bölge gezilip görülmeye değer tarihi miraslar arasında yer alır.

Pamukkale Travertenler

Bembeyaz görüntüsü ve dokusu ile Pamukkale, tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Pamukkale Travertenleri, Denizli’ye tepeden bakan konumu, rengi ve biçimi ile gerçek anlamda pamuktan yapılmış bir kaleyi andırıyor.

Pamukkale Travertenleri’nin kaynağını oluşturan termal kaplıca suları ise romatizma, cilt, kalp, solunum, dolaşım, sindirim rahatsızlıklarına karşı bir rehabilitasyon olanağı olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Pamukkale Travertenleri, büyüleyici doğal güzelliği ile bir dünya mirası olmasının yanı sıra aynı zamanda travertenlerin kaynağı olan termal suların sunduğu kaplıca özelliği ile sağlık turizmi açısından da ilgi çekiyor.

Eşsiz ve büyüleyici görüntüsü ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale Travertenleri ile ilgili bilgi için detaylara göz atabilirsiniz.

aspendos

Aspendos Antik Kenti

Antalya’nın Serik ilçesinin Belkıs köyü sınırları içerisinde yer alan Aspendos Antik Kenti, günümüze oldukça saÄŸlam bir ÅŸekilde ulaÅŸmış Roma dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ön plana çıkar. Köprüçay yakınlarındaki tepe düzlüğe kurulan ve kendi döneminde oldukça geliÅŸmiÅŸ bir ÅŸehir olan Aspendos, bu özelliÄŸini verimli topraklarına borçludur. Gezilecek önemli yerler arasında tiyatroları ve suyolları yer alır. Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de varlığını sürdürmüş olan Aspendos oldukça zengin bir tarihe sahiptir. Åžehrin içerisinde birçok farklı döneme ait kalıntı ile karşılaÅŸmak mümkündür. Türkiyedeki tarihi yerler arasında hatrı sayılır bir yere sahiptir; öyle ki Atatürk’ün 1930 yılında bölgeyi ziyaret ettiÄŸi ve bölgedeki tarihi eserlerin onarılması ve kervansarayların yeniden kullanılır hale getirilmesi için talimat verdiÄŸi bilinmektedir. İyileÅŸtirme çalışmaları neticesinde Aspendos’un bugün oldukça bakımlı ve görülmeye deÄŸer bir antik kent olduÄŸunu söylemek mümkündür.

gobekli-tepe

Göbeklitepe

Åžanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe, bilinen en eski kült yapılar topluluÄŸudur. Tarihteki ilk medeniyetlere ev sahipliÄŸi yaptığı bilinen Göbeklitepe tarihi açıdan son derece önemli özelliklere sahiptir. Bilinen ilk ibadet merkezi olan bölge dinler tarihi açısından da önem arz eder. Bundan 12.000 yıl önce inÅŸa edilmiÅŸ olan bu alandaki buluntular dünya tarihini deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir. Adına çeÅŸitli belgeseller çekilen bu tarihi yapının henüz çözülememiÅŸ birçok gizemi mevcuttur. Bilim dünyasının ilgisinin daima taze kaldığı Göbeklitepe’yi incelemek için her yıl sayısız araÅŸtırmacı Türkiye’yi ziyaret etmektedir. Tarihi bölgenin büyük bir kısmı turist ziyaretine açıktır.

sümela manastırı

Sümela Manastırı

Trabzon’un Maçka ilçesinde yer alan Sümela Manastırı deniz seviyesinden 1150 km yükseklikte yer almaktadır. Manastırın Meryem Ana adına kurulduÄŸu bilinemktedir. “Siyah” ve “melas” sözcüklerinden gelen Sümela kelimesi, Meryem Ana tasvirinin siyah rengine atıfta bulunmaktadır. BeÅŸ yıldan uzun süren restorasyon çalışmasının sonunda Sümela Manastırı bugün ziyaretçi kabul etmeye kaldığı yerden devam etmektedir. Benzersiz mimarisi ve sahip olduÄŸu manevi deÄŸer doÄŸrultusunda Hıristiyan dünyası için oldukça önemli bir yapı olan Sümela Manastırı, uluslararası düzeyde yoÄŸun bir ilgiyle karşılanmaktadır.

truva atı

Truva Antik Kenti

Kaz Dağı eteklerinde yer alan ve tarihi özellikleri ile ön plana çıkan Truva Antik Kenti, Çanakkale il sınırları içerisinde yer almaktadır. Troya adıyla da bilinen Truva Antik Kenti, 1998 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiÅŸtir. GeçmiÅŸi MÖ 3000 yılına kadar uzanmaktadır. 1871 yılından beri yapılan kazılar neticesinde ÅŸehrin birkaç kez yıkılıp yeniden kurulduÄŸu tespit edilmiÅŸtir. Dünyanın ilk güzellik yarışmasına ev sahipliÄŸi yaptığı bilinen Truva Antik Kenti’nde bu yarışmadan kaynaklı bir savaşın çıktığı anlatılmaktadır. İçerisinde yer alan tiyatrolar, hamamlar ve çeÅŸitli arkeolojik buluntular turistler tarafından ilgiyle karşılanmakta, her yıl bu yapıları görmek için binlerce turist bölgeyi ziyarete gelmektedir.

Myra Antik Kenti

Adını taşıyan ova üzerine kurulan Myra Antik Kenti, inşa edildiği dönemde, ulaşıma elverişli kanalları sayesinde denizle bağlantı kurulabilmiştir; bu sayede bölgede geçim deniz ticareti ile sağlanmıştır. Kent, Likya dönemi kara mezarları, Bizans dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi ve Roma dönemi tiyatrosu ile meşhurdur. Arkeologlar, Likçe yazıtları ve sikkelerden yola çıkarak kentin MÖ 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürmüş olduğunu dile getirmektedirler. MÖ 2. yüzyıla gelindiğinde Myra en parlak dönemlerini yaşamıştır. Bu dönemde büyük ölçüde gelişme göstermiş, günümüzde ulaşan eserlerin büyük bir kısmı bu dönemden sonra inşa edilmiştir. Hıristiyanlar için oldukça büyük önem taşıyan bu antik kente dünyanın her yerinden turist ziyaretleri gerçekleşmektedir.

Olimpos Antik Kenti

Antalya’nın güney sahillerinde yer alan ve oldukça önemli bir liman kenti olan Olimpos, adını 16 metre kuzeyindeki Tahtalı Dağı’ndan almıştır. BeydaÄŸları-Olimpos Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan Olimpos’un ne zaman kurulduÄŸu tam olarak bilinmemektedir. Likya BirliÄŸi’nin üç oy hakkına sahip altı ÅŸehrinden biri olan kentin kendi döneminde siyasi açıdan da oldukça önemli bir yere sahip olduÄŸu söylenebilir. İçerisinde Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapılar ile karşılaÅŸmak mümkündür. Oldukça uzun bir geçmiÅŸe sahip olan Olimpos doÄŸal güzellikler açısından da oldukça zengindir. DoÄŸanın tarih ile buluÅŸtuÄŸu bir bölge olan Olimpos’u ziyaret etmek için yılın en uygun zamanları ilkbahar ve yaz aylarıdır. Bunun yanında bölge, yılın her dönemi ziyaretçi alımına açıktır.

Cunda Adası

Alibey Adası adıyla da bilinen ve Balıkesir’in Ayvalık ilçesine baÄŸlı olan Cunda Adası, Ayvalık’a baÄŸlı 22 ada içerisinden yerleÅŸime açık olan tek adadır. Ege Denizi’nde bulunan ve Türkiye’ye ait 4. büyük ada olan Cunda Adası, dünyanın her yerinden turist ağırlamaktadır. Yunan kültürü ile harmanlanmış mutfak lezzetleri ve mimari dokusu ile oldukça çekici bir tatil bölgesi olan Cunda, sakin bir tatili tercih edenlerin öncelikli tercihleri arasında yer almaktadır. Denizi oldukça temizdir ve uygun zamanlarda gidildiÄŸinde oldukça dingindir. Türkiye tarihi yerler açısından oldukça zengin bir ülkedir ve Cunda Adası da bu tarihi yerler arasında yer alır. Bölge, Osmanlı döneminde özerklik kazanmıştır ve farklı konsolosluklara ev sahipliÄŸi yapmıştır. Mübadele yıllarına dair birçok iz barındırması dolayısıyla da tarihe meraklı olanların yoÄŸun olarak ilgisini çekmektedir.

Antalya Müzesi

Birinci Dünya Savaşı sırasında tarihi eserlerin iÅŸgalcilerden korunması için kurulduÄŸu bilinen Antalya Müzesi günümüzde hâlâ faaliyet göstermektedir. Bu anlamda içinde sergilenen tarihi eserlerin yanı sıra, kuruluÅŸ amacı itibariyle de müze tarihi açıdan büyük ölçüde önem arz etmektedir. İçerisinde 13 sergi salonu, bir bahçe sergisi, çocuk bölümü ve açık hava galerileri yer almaktadır. Müze, doÄŸa tarihi ve prehistorya koleksiyonu ile ziyaretçilerinin büyük ilgisini çekmekte, tanrı ve imparator heykellerine ve çeÅŸitli sikkelere, mozaiklere ve ikonalara da içerisinde yer verilmektedir. Kronolojik bir sırayla sergilenen eserler Karain MaÄŸarası’ndaki buluntular ile baÅŸlamakta, BademaÄŸacı, KarataÅŸ Semayük gibi alanlardaki kazılardan elde edilen buluntular ile devam etmektedir. Oldukça zengin bir içeriÄŸe sahip olan Antalya Müzesi’nin mutlaka gezilip görülmesi gereken tarihi yerler arasında yer aldığı söylemek mümkündür.

Alanya Kalesi

Helenistik dönemde inşa edilen ve günümüze dek oldukça başarılı bir şekilde ulaşan Alanya Kalesi, bölgedeki en ünlü turistik mekanlardan biridir. Denizden gelecek saldırıları engellemek amacıyla yapılmış olan ve yüzyıllar boyu askeri amaç doğrultusunda kullanılan Alanya Kalesi, 1950 yılında onarılmaya başlanmış ve 1979 yılında müzeye çevrilmiştir. Bugün, her yıl binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapmakta olan kalenin tarihi değeri oldukça yüksektir. Tarihi yerler Türkiye için öncelikli olarak manevi anlamda büyük önem arz etmektedir; bu bağlamda Alanya Kalesi de özenli bir şekilde muhafaza edilmesi gereken tarihi yapılarımız arasında yer alır.

Hasankeyf

Batman iline baÄŸlı tarihi bir ilçe olan Hasankeyf, 12.000 yıllık bir geçmiÅŸe sahiptir. Kelime anlamı itibariyle “kaya kale” anlamına gelen Hasankeyf, doÄŸanın ve tarihin birlikte yaÅŸatıldığı bir bölgedir. Bölge 1981 yılında doÄŸal koruma alanı ilan edilmiÅŸtir. Uzun yıllar farklı medeniyetlere ev sahipliÄŸi yapan ÅŸehir oldukça zengin bir tarihi geçmiÅŸe sahiptir.

Bodrum Kalesi

Bir liman kenti olan Bodrum’un simgesi haline gelmiÅŸ Bodrum Kalesi, ülkemizdeki tarihi yerler arasında önemli bir yere sahiptir. 1402 yılında inÅŸa edilen kale St. Jean Şövalyeleri tarafından inÅŸa edilmiÅŸ olan kale ilk olarak Aziz Peter adıyla anılmışıtr. Bölgenin antik çaÄŸda bir ada olduÄŸu, ardından kente baÄŸlanarak bir yarımada haline getirildiÄŸi bilinmektedir. Kare plana sahip kale 180 x 185 ölçülerine sahiptir. Kalenin içinde çeÅŸitli kuleler bulunmakta, bu kuleler farklı ülkelerin isimleriyle anılmaktadır; aralarındaki en yüksek küle 47,5 metre yüksekliÄŸi ile Fransız Kulesi’dir. Turizm sezonunda haftalık ortalama 15 bin ziyaretçi hacmine sahip kale yabancı turistler tarafından yoÄŸun bir ilgiyle karşılanmaktadır ve Türkiyedeki tarihi eserler arasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Bodrum’a gitmiÅŸken gezilecek yerler listenize Gümüşlük de eklemenizi öneririz.

Gümüşkesen Anıtı

Bir mezar anıtı olan Gümüşkesen, oldukça ihtiÅŸamlı bir görünüme sahiptir. MS160 ile 180 yılları arasında yapıldığı bilinen bu anıtın yapımında kullanılan malzemenin tamamı Sandra Dağı’ndaki ocaklardan çıkarılıp getirilen gri damarlı mermerlerden oluÅŸmaktadır. Roma döneminde inÅŸa edilmiÅŸ bu mezar anıtın, ÅŸehrin zengin ailelerinden birine ait olduÄŸu tahmin edilmektedir. Anıt, gömülerin yapıldığı bir odadan, dinsel törenlerin yapıldığı bir sütunlu bölümden ve yüksek bir çatı katından meydana gelmektedir. Sıklıkla dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnassos’daki Mausoleionu ile benzerlikleri vurgulanmaktadır; buna karşın Gümüşkesen’in kendine has birçok özelliÄŸi vardır. Türkiyenin tarihi yerleri arasında özgül bir yere sahiptir. 

Xanthos ve Letoon Antik Kentleri

Birbirlerine 4 km yakınlıkta olan Xanthos ve Letoon antik kentleri oldukça uzun bir kültürel geçmiÅŸe sahiptir ve ikisi de UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır. Fethiye’ye 46 km uzaklıkta bulunan Xanthos Antik Kenti, Kınık köyü yakınlarında yer almaktadır. MÖ 545 yılında Perslerin egemenliÄŸine girmiÅŸtir ve öncesinde tamamen bağımsızdır. Pers hakimiyetine girdikten yaklaşık yüz yıl sonra s-ÅŸehir tamamen yanmış, ardından yeniden inÅŸa edilmiÅŸtir. İçerisinde yer alan yapılarda Likya geleneklerine, Helenistik ve Roma dönemi etkilerine rastlamak mümkündür. Sıklıkla adı Xanthos ile birlikte anılan Letoon Antik Kenti ise antik dönemde dini açıdan taşıdığı önem ile ön plana çıkmaktadır. ÇeÅŸitli tapınaklara ve manastırlara ev sahipliÄŸi yapan bölge turistlerin yoÄŸun olarak ilgisini çekmektedir. Bunun yanında, Letoon Antik Kenti de Xanthos ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.